WhKvM9pQclHP-hM1OH65o-Fld693S5inFzv9frKakWomanlife

BEBEK BESLENMESİNDE ÇORBA


Bebek ve çocuk beslenmesinde şekerli besinlerin yeri yoktur

Ek gıdalara başlarken temel hedefimiz beslenmeye katkıda bulunmaktan çok bebeğin anne sütünden farklı doku ve tattaki ürünlere alışmasını sağlamaktır. Her tadılan besini bebek ilk denemesinde sevmiyor görünse de değişik zamanlarda denenmesinde fayda vardır ve genellikle bir besinin tadının kabul görmesi için 8-9 deneme gerekebilir. Her bebeğe, ekonomik gruba ve kültüre tümüyle uyan tek bir tamamlayıcı beslenme tablosu yoktur.

Sağlıklı bir beslenme alışkanlığı oluşturabilmek için anne sütüne ek olarak başlanacak besinleri sabah ilk emzirmeden sonraki ilk acıkma döneminde ve bebek beslenmeye istekli iken vermek uygundur. Böylelikle bebeğin yeni başlanacak gıdayı tolere edip etmediğini, sevip sevmediğini, kusup kusmayacağını ve daha önemlisi bu gıdaya karşı alerjik reaksiyon verip vermeyeceğini gözleme imkanı olacaktır.

Bebeğe ek besinlerin ilk tanıtılacağı zaman beşinci aydan erken olmamalı, yedinci aya da sarkmamalıdır. Anne sütü alan bebeklerin altıncı aya kadar sadece anne sütü almaları beklenebilir. Pratik bir öneri, bebeğin doğum kilosunun iki katı olduğunda ek besinleri tatmaya hazır olduğu yönündedir. Bebeğin porsiyonlarını yaşına uygun hazırlamak, ilk beslenmeye başlarken en fazla 1-2 tatlı kaşığı kadar verip zaman içinde bebeğin tolere edebileceği miktarlarda artırmak uygundur. Ek gıdaların ağırlık kazandığı 9. aya kadar esnek bir şekilde belirlenecek 3-4 ara ek gıda öğünü çoğu bebek için yeterlidir. Destekli oturma yeteneğini kazanabilen bebeği 6. aydan itibaren mama sandalyesi kullanıp aile sofrasında beslemek beslenmenin eğlenceli ve sosyal bir olaya dönüşmesini sağlayarak teşvik edecektir.

 

Bebeklik ve çocukluk döneminde şekerli besinlerin ne asıl öğünde ne de ödül olarak sofrada yeri yoktur. Çocuklar pek çok şeyi erişkinleri taklit ederek öğrenirler. Ana ve ara öğünlerin aralarını bebeğin, çocuğun açlıktan sinirlenmeyeceği bir aralıkta tutmak idealdir. Çocuğunuzu zorla ya da televizyon-tablet karşısında, oyun oynatarak beslemeye çalışmayın. Yemek zamanlarının stresten uzak, rahat bir ortamda olmasını sağlayın. Su vermek istiyorsanız bunu lokmaları sırasında kaydırıcı olarak, tercihen öğünün sonunda vermeye çalışın. Her bebeğin kilo ve boy gelişimine göre tamamlayıcı gıda çeşitlerinden hangisinin daha erken hangisinin daha sonra başlanmasına bebeğinizin gelişimini takip eden doktorunun karar vermesi doğru olsa da genel bilgi amaçlı öneriler şu şekilde olabilir;

  • Tahıllar, meyveler ve sebzeler ilk tanıtılan besin grupları olsalar da bu sıranın değişmez bir kural olmadığı akılda tutulmalıdır.
  • Meyve suyu ve sonrasında meyve püresi kıvamında gıdaları almayı başaran bebeği daha sonrasında kaşıktan akmayacak kıvamda püre ile, 7 aylıktan sonra pütürlü besinlerle, pütürlü besinleri alabildikten sonra makarna, haşlanmış havuç, haşlanmış patates, misket köfte, minik lokmalarla ekmek ve peynir gibi parmakla alınabilecek besinlerle beslemek uygundur.
  • Lokma çiğnediği görülen bebeğe (genellikle 9. ay sonrası) küçük parçalar halinde kesilmiş evde pişmiş etli ve zeytinyağlı sebze yemekleri verilebilir.
  • 12 aylık olan bebeğin ise aile sofrasında yer alan besinleri kıvamı sulandırılıp büyüklüğü azaltılarak olsa da yemesi beklenebilir.
  • Bebeğe alıştırma döneminde, 1-2 tatlı kaşığı taze sıkılmış meyve suyu verilebilse de, alıştığı görüldükten sonraki 2-3 gün içinde ivedi bir şekilde meyve püresine geçilmelidir. Meyveler iyi yıkanmalı, kabukları soyulup cam rende kullanılarak püre haline getirilmelidir. Günde bir çay bardağının 1⁄4’i kadar meyve püresi verilmeli ve miktar yavaş yavaş artırılarak bir çay bardağına kadar verilebilmektedir. Her meyveyi 3 gün üst üste denemek, alerjik reaksiyonları gözlemlemek açısından doğru olacaktır. Lif içeriği nedeniyle her zaman meyve suyu yerine meyvenin kendisi tercih edilmelidir.